gözlem ve kişisel analizlere dayanarak ekonomi, sinema, kitaplar, eğitim, felsefe ve psikoloji alanlarında subjektif/objektif yorumlamalar
25 Ekim 2018 Perşembe
28 YIL ANILARI-1
Hayal kırıklıkları, öz eleştiriler, korkular, imkansızlıklar, varoluş sancıları, aşk acıları, sonu gelmeyen sorumluluklar, mutsuzluklar, hüzünlü anlar, dönem dönem de olsa hayvani ağırlıktaki işlerde çalışma ile geçen yıllar. Yokluk, umutsuzluk, eziklik, öz güvensizlik...
Peki hiç mi güzel şeyler yaşanmadı bu süreçte? Diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Elbette yaşanmıştır anlık güzellikler,mutluluklar, sevinçler, başarılar... Lakin benim ilgilendiğim şeyler bunlar değil sanırım. Çünkü güzel olan her şey sabun köpüğü misali yok oldular sonsuza dek bir daha hatırlanmamak üzere. Peki kötü anılara ne oldu diye soracak olursanız şunu söyleyebilirim ki hepsi çivi gibi kazındı beynime. Pek soğuk kış gecelerinde akşam vakti evde yanan odun sobasının etrafında oturan aile fertlerinin büründüğü muhteşem sessizliğin, rüzgarın tüm şiddeti ve öfkesiyle intikam alır gibi tahta çerçeveli, macunu yer yer dökülmüş cama vuruşunun çıkardığı sesi daha bir duyulur hale getirmesi beni deli ediyordu, korkutuyordu. Bir de elektrikler kesik ise...
Aman Allah'ım! Hele bir de evin anne babası tartışıyor ise o karanlık ve soğuk gecede... Belki basit bir şey için tartışıyorlardı ama küçük bir çocuk bu durumdan etkilenirdi elbette.
Yanan mum hiç eksik olmazdı bu gecelerde ve adeta bir sistematik temele oturmuş gibi her rüzgarlı ve elektriklerin kesildiği gecelerde bu rutin öylece devam ederdi. Bu anlarda sessizliği bozmak için saçmaladığım şeyler olurdu ve bazen işe yarardı.
Kedileri çok severdim öyle ki eve alır, beslerdim ve karşılığında onlar da benimle oynardı yerde yuvarlanır bir şekilde yukarıdan uzattığım ipi patileri ile yakalamaya çalışarak. Evin annesi pek sevmezdi kedileri. Yine o iğrenç gecelerden birinde evi kirlettikleri gerekçesine sımsıkı sarılarak dışarı attığı kedimin ağlar gibi miyavlaması beni uyutmamış idi ve ben kulaklarımı kapayarak uyumak zorunda kalmıştım. Ah zavallı! Kim bilir ne soğuktu o gece ve çok korkmuştu sevgili kedicik. Üzgünüm.
Artık rüzgar, şiddeti ne olursa olsun, öfkesi ne kadar çok olursa olsun pencerelerden içeri sızamıyordu. Büyümüştüm ve evimin pencereleri sağlamdı. O gece bilinçaltıma öylesine yerleşmişti ki soğuk kış günleri bana o zamanları hatırlatıyor halen. Hele bir de elektrikler kesik ise...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)